Geçtiğimiz Perşembe ve Cuma günlerini TÜBİTAK/UEKAE Gebze Kampüsü’ndeki Pardus ofisinde geçirdik.
O yeşiller içindeki kalede geçirdiğimiz iki günden kısaca bahsetmeden önce haftanın ilk üç günü Artistanbul’da yaşadıklarımızdan bahsedeyim: Bulaşık yıkadım! Evet belki bir stajyer olarak fotokopi çekmiyoruz (hep böyle söyleniyor stajyerler için) ama bulaşık yıkıyoruz. Şaka bir yana (tabi şaka olan bulaşık yıkamam değil), bundan bahsederken amacım aslında (Ali Abi’nin dahi bulaşık yıkadığını düşünürsek) bu işten yakınmak değil artistanbul’da gördüğüm birlikte yaşama kültürünü gözünüzün önüne sermekti.
Diğer taraftan aynı ofiste, oturmuş projenizi kodlarken, ‘dünya güzelini’ de görebiliyorsunuz. Evet, geçen Azra Akın ofisteydi. Elbette Cihangir’de, Taksim’de ünlü görmeye alışıyor insan, ama onlardan birinin, üstelik dünya güzelinin ofiste olması, onunla merhabalaşmak ayrı bir tecrübe olsa gerek. Engin’in onu gördüğündeki şaşkınlığını görmeliydiniz. Kendi tabiriyle ‘exception’ fırlattı, ve bir süre kendine gelemedi. Ben ise, sanıyorum şaşkınlığın ötesinde bir şeyler oldu ki bana, kendimi hiç şaşırmış hissetmedim, kendimi bir süre hissetmemiş de olabilirim… İşte böyle zor şartlar altında çalışıyoruz artistanbul’da, ama insan zamanla her şeye alışıyor…
Pardus stajyerleri olarak Pardus ofisini de görmek adına Gebze’ye gittik. Gerçi benim gidişim ilk gün için biraz zahmetli oldu. Servise binmek için Burak Bora Anadolu Lisesi’nin önünde yarım saat beklememe rağmen beklediğim servis gelmedi. Meğerse servis, liseye yüz metre mesafedeki caddeden geçiyormuş. Hatta daha önemsiz de olsa ‘Servis Güzergahları’ listesinde bir hata daha var; Burak Bora Anadolu Lisesi yerine var olmayan bir kolej ismi, Burak Bora Koleji yazıyordu. Neyse, Harem-Gebze minibüsleri sağ olsunlar, kırk dakika gecikmeli de olsa UEKAE’ye vardım. Ofise girmek için bir ziyaretçi kartı verdiler ve güvenlik gerekçesiyle telefonumu ve mp3 oynatıcımı aldılar; elini cebine götürünce telefonunu bulamamak ilk zamanlar biraz tuhaf olabiliyor…
Ofise girdiğimde, Engin tam saatinde geldiği için çoktan herkesle tanışmış, oranın müdavimiymişçesine sohbete koyulmuştu. Staj Koordinatörümüz Renan Çakırerk bize bilgisayar ayarladı, onları internete bağladık filan derken yemek saati geldi. Yemek yemek için 2 kez turnikeden geçtiğimizden bahsetmeden edemeyeceğim. Günün kalan zamanını ve sonraki günü ise, ara ara sohbet ederek, biraz da Beyin2 (hâlâ başka bir isim bulunulamadı) ile ilgilenerek geçirdik.