Mutluluğunuz Emin Ellerde Mi?
Herkes arada sırada düşünüyordur, “Hayattaki en önemli şey nedir?”. Kimi sevgili der, kimi işi der, kimi ailesi der. Ama bence en önemli olan noktayı kaçırıyorsunuz: Mutluluk ve kendiniz!
Yapılan araştırmalara göre eskiden işten ayrılma sebepleri arasında taşınma, evlenme ve maaşın azlığı gibi sebepler başı çekiyormuş. Yani çalışan kişinin karakteri ya da psikolojik ihtiyaçlarından bağımsız sebeplerle insanlar işlerinden ayrılıyormuş. Oysa son 15 yıla bakıldığında, psikolojik temelli ayrılma sebeplerinin giderek arttığı görülmüş. Yani artık çalışanların mutluluğu, aldığı maaştan ya da çalışma koşullarından daha önemli bir konuma gelmiş.
Eskiden göz ardı edilmiş olsa da çalışanların mutluluğu, işlerine doğrudan etki ediyor. Çalışan ancak mutluysa, kafasında başka düşünceler ve sıkıntılar yoksa işine konsantre olabilir. Sadece bu koşullarda yaptığı işten verim sağlar ve hem kendine hem de şirkete bir şeyler katabilmek için çabalar. Oysa mutlu olmayan çalışan motive olamaz, verim sağlayamaz ve hem kendine hem şirkete zarar verir. Üstelik şirkete verdiği zarar, bir maaşın çok daha üstünde bir zarardır.
Mutluluk ve şirketler
Bu sebeplerden dolayı, insan kaynakları departmanlarının görevleri gittikçe daha önemli bir hale geliyor ve kapsamı genişliyor. Bu genişleme sebebiyle CHO diye yeni bir kavram ortaya çıktı: Chief Happiness Officer (Mutluluk Müdürü gibi çevirebilirsiniz
Bence her şirkete mutlaka bir tane gerekiyor. Özellikle de İnternet ve teknoloji sektöründe çalışan şirketlere. Çünkü şöyle bir bakıldığında, mesai saati ve iş yükü kavramının çok da olmadığı alanlar bunlar. Neredeyse 7/24 çalışmanız gerekiyor ya da zaten çalışıyorsunuz. Sürekli İnternet’tesiniz, sürekli e-postalarınızı ve sosyal medya hesaplarından gelen verileri kontrol ediyorsunuz, sürekli bir şeyleri takip ediyorsunuz. Her şeyden haberdar ve her şeyle ilgili olmanız gerekiyor ama bu sizin iş yükünüzün tanımları arasında hiçbir zaman yer almıyor. Bir başka deyişle alınan ücret, aslında yaptığınız işi karşılamıyor (birkaç istisna var, ama geneli böyle).
Aslında çok eski bir sektör olmadığından, bazı kurallar ve gelenekler yeni yeni yerleşiyor. Somut verilerle iş yapmaya alışmış insanlar bilgi birikimine yeterince önem veremiyor çoğu zaman, bu yüzden yapılan işe gerekli saygıyı ve önemi gösteremiyorlar. Bu da çalışanın mutluluğunu doğrudan etkiliyor. Umarım kısa vadede şirketler artık bu işin ciddiyetini ve önemini kavrar ve çalışanlarının mutluluğu için adımlar atar. Öte taraftan çalışanlar da, sürekli kendilerini strese sokup mutlu olmadıkları bir ortamda çalışmaya çabalamak yerine ipleri ellerine alıp kendi sağlıkları ve gelecekleri için bir şeyler yapmalılar.