Adana BİLSEM’de Zeka Gücü

Turkcell ile birlikte yürütmekte olduğumuz Zeka Gücü eğitimlerinde Adana BİLSEM’e de uğradık. Keyifli bir eğitimin ardından deneyimlerimi paylaşacağım sizlerle.

18 Nisan 2016 Pazartesi günü Halil Keskin ile birlikte Adana’ya indiğimizde İstanbul’daki esintili havanın aksine 30 dereceyi bulan bir sıcak hava karşıladı bizi. Adana’ya daha önce gitmemiştik ve ilk deneyimimiz olacaktı. Hızlıca eşyalarımızı otele bırakıp okuldaki Zeka Gücü laboratuvarımızı kurmak üzere yola çıktık. BİLSEM’e vardığımızda bizi karşılayan Osman Hoca çok güler yüzlüydü ve laboratuvarın kurulumundan eğitimlerin sonuna kadar ilgilendi.

Okul, şehir merkezine biraz uzakta kalıyordu ama ulaşımı kolaydı. Bahçeli müstakil evlerin bulunduğu sakin bir yerde konuşlandırılmıştı. Bilim ve Sanat Merkezleri’nin güzel yanı olan bilim laboratuvarları, bu okulumuz da coğrafya, tarih, kimya, spor ve daha birçok branş için donanımlıydı. Okul içerisinde ayrıca bir de nostalji köşesi yapılmıştı. Burada babaannelerimizin evinde gördüğümüz eski radyolar, siyah beyaz televizyon, bir klasik olan kırmızı telefon ve dizüstü bilgisayarların ilk modelleri gibi eski yıllara ait elektronik eşyalar toplanmıştı.

Her zamanki gibi Zeka Gücü laboratuvarımıza malzemelerimizi yerleştirdik ve bilgisayarlarımızı eğitimler için hazır duruma getirdik. Ertesi gün eğitime başlamaya hazırdık. Bu arada laboratuvarı düzenlerken o saatlerde okulda bulunan BİLSEM öğretmenleri de gelip hoşgeldiniz diyerek biz kurulumlarımızı yaparken hoş sohbetleriyle bize eşlik ettiler. Sıcak havadan dolayı bunaldığımızı görüp, bize soğuk içecek ve küçük ikramlar sundular. Hoş karşılamaları için ayrıca teşekkürler.

Eğitimin ilk günü

Okula geldiğimizde öğrenciler sınıfta bizi bekliyordu. Önce kendimizi tanıttık. Bizi ve eğitim boyunca neler yapacaklarını ne kadar merak ettiklerini söyleyip, laboratuvardaki malzemelerin onlarda kalıp kalmayacaklarını sordular. Giderken yanımızda götürmeyeceğimizi, istedikleri zaman kullanıp farklı projeler üretebilecekleri bir laboratuvarlarının olduğunu öğrenince sevindiler.

Üç gün boyunca neler yapacağımızı genel hatlarıyla bahsettikten sonra dersimize “Maker” ve “Özgür Yazılım” kavramlarını açıklayarak başladık. Onlara kendi işlerini kendilerinin kolaylıkla yapabileceklerini, aslında icat yapmanın göründüğü kadar korkutucu zorlukta olmadığını söyleyerek motive olmalarına yardımcı olduk ve bunun yanında bilgi ve deneyimlerini paylaşmalarının onlara katlanarak geri dönecek güzel başarıların önünü açacağından bahsettik.

Kullandıkları Android yazılımlı telefonlarına istedikleri uygulamayı yapabilecekleri fikri pek hoşlarına gitti. İlk başta nasıl yaparım zor olmaz mı gibi bocalasalar da, App Inventor ile bunun kolay olacağını görünce önyargıları da kırılmış oldu. Bu sırada öğretmenler de konulara ilgiliydiler ve eğitim boyunca derslerde bulunarak öğrencilerle birlikte uygulamalar yaptılar.

 

İkinci Gün

Eğitim programının belki de en kritik noktası olan Arduino günü. Yapılacak projelerin önemli bir kısmını oluşturuyordu Arduino. Öğrencilerin temel mantığı kavramaları ve uygulamaya geçirmeleri kolay oldu. Çeşitli sensörler deneyerek nasıl çalıştıklarını görmelerine yardımcı olduk. Biraz kodlama biraz da elektronik bilgisiyle birçok fikrin hayata geçirilebileceğini kendileri yaşayarak deneyimlemiş oldular.

Bu arada hava değişiminden olacak ki sıcak hava, klima derken sesim kısıldı ve gün sonunda hiç duyulmuyordum artık…:) Hal böyle olunca da sevgili Halil eğitimi devraldı.

İkinci günün sonunda, düşündükleri projeleri için hangi malzemeleri kullanmaları gerektiğine karar verebiliyorlardı artık.

 

Adana ilinden Manzaralar

Akşamları eğitim 4:00-4:30 gibi bittikten ve otelde yarım saat dinlendikten sonra ekip olarak şehri keşfe çıktık. En çok dikkatimizi çeken durum trafiğin pek de düzenli olmayışıydı. Birçok dört yol vardı. Trafik lambaları düzensizdi ve arabaların nereden geleceğini kestiremiyordunuz, her an etrafa bakarak karşıya geçmeliydik 🙂

Şehirde kocaman bir botanik park var. Gezinirken içinizi açacak uzun palmiyeler, portakal ağaçları, rengarenk çiçekler, yürüyüş yollarıyla şahane bir yer. Park dışında kalan bazı caddelerde çeşitli yerli ve yabancı markaların mağazaların bulunduğu, Seyhan Nehri’nin duruluğunu seyrederek göz doldurabileceğiniz, gerçek merkezinde Anadolu havasını koruyan hoş bir hava gözlemleyebileceğiniz bir şehirdi Adana.

 

Üçüncü Gün

Son günün konusu, son zamanların popüler elemanı olan 3B yazıcıydı. Yaptıkları projelerinin öncelikle bir prototipini oluşturmalarının onlar için hem zaman hem maliyet konusunda kazanç sağlayacağını anlattık. Proje malzemesi olarak kullanacakları malzemeleri bu şekilde basabileceklerini, örnekleriyle deneyimlediler.

Sesimin kısıklığı devam edince Tinkercad programını çocuklara anlatmak üzere İstanbul ofisimizden Oğuzhan Kayar‘a Hangouts ile bağlandık ve akıllı tahta üzerinden öğrencilerimizle iletişime geçti. Öğrenciler için farklı ve eğlenceli bir deneyim oldu 🙂

Aynı gün BİLSEM öğretmenleri için tekrar yaptığımız birlikte çalıştığımız 3B yazıcı firması Katı Hal’den uzman bilgileriyle Can Danagöz yazıcı eğitimini verdi.

Zeka Gücü eğitiminin sonunda, başlarken “Nasıl yaparım, ben anlamam ki?” önyargılarıyla gelen öğrencilerin, eğitim süreci ilerledikçe bu fikirden kurtulup “Aslında ben de şöyle bir şey geliştirebilirim, evet zor değilmiş” düşüncesine dönüştüğünü görmek, bizim için bu eğitimlerin en güzel tarafıydı.

Eğitim boyunca yanımızda olan Osman Hoca’ya, Can Danagöz’e ve tüm Adana BİLSEM’deki zeka küplerine harcadıkları enerji ve emek için teşekkürler. Zeka Güçleri’mizi hayata katkıda bulunacak, fark yaratacak projelerde görebilmek ümidiyle…