Genç Akın hamburgerini yemiş, içeceğini içmiş ve şimdi Taksim’de kaybedenler noktası adını verdiği meydan girişinde yüzünü hiç görmediği yeni arkadaşını acaba nasıl tanıyacağım diye meraklı düşünceler içerisinde bekliyordu. Bir şekilde buluştular sohbet ederek Cihangir’e doğru indiler. Şirin bir binanın içinde küçük bir ofise girdiler. Genç Akın ne tamamen kariyer planlarının değişeceğinden ne de 10 yıl sonra aynı kapıdan tekrar gireceğinden habersizdi…
(…)
Herkesin hayatında belirli kırılma noktaları vardır. İster aile yaşantısında isterse profesyonel yaşantıda olsun insanlar o anda ne yaptıklarından emin olmasalar bile geri dönüp baktıklarında hayatımı değiştiren anlardan biri buydu diye düşünürler. “Hırslı bir avukat mı olsam yoksa akademide şansımı mı denesem?” diye düşünürken çalışmaktan vazgeçen bir bilgisayar ve aktifleşmeyi reddeden bir işletim sistemi, o an farkında olmasam da benim için ciddi bir kırılma noktası oluşturdu. Acaba harçlıklarımla yeni bir işletim sistemi mi alsam derken Linux ile tanışmam (GNU/Linux rica ederim Akın Bey) ondan sonra Pardus Projesi’ni keşfetmem ve sonrasında da “Ben buna belge yazayım en iyisi” diyerek PardusWiki ile tanışmam, çok severek okuduğum ama meslek olarak yapmaya tahammül edemeyeceğim hukuktan yavaş yavaş uzaklaşmama sebep oldu.
Bu uzaklaşma sayesindedir ki, kendi zamanının en büyük topluluk projelerinden birinde günahıyla sevabıyla görev alma fırsatı buldum. Sonrasında insanların gizli ajandalarında yazan sebeplerle acımasızca dağıtılana kadar Pardus Projesi’nde çalışma fırsatı yakaladım. Sonra kısa bir e-öğrenme projesi ve uzunca bir süre hayatımda benim için çok kıymetli bir yer tutan iki dostumla kendi işimi yapma şansını buldum. Bir şeylerin yine değişmesi gerek dediğim noktada, Artistanbul tanışmamızın 10. yılında yine yeni ve yeniden çalıştığım yer haline geldi. Elbette ben çok değişmişim ve elbette Artistanbul da çok değişmiş ama şarkının da dediği gibi, “Her şey değişir hiçbir şey değişmez”.
Akın Bey, orada ne yapıyorsunuz?
Artistanbul’un neler yaptığını merak ediyorsanız, web sayfamıza göz atabilirsiniz. Benim ne yaptığıma gelince… Bu kendime de sorduğum bir soru. Şaka bir yana, Artistanbul’da hem Artistanbul’un yeni iş geliştirme tarafına destek verme işini hem de yürüttüğümüz projelerdeki paydaş ve müşterilerin yönetimi işini yapıyorum. Artistanbul kendi alanında niş diyebileceğimiz bazı pazarlara yönelik özel hizmetler üreten bir firma. Dolayısıyla hem hizmet odaklı bir iş yapıyor hem de bunu sınırlı bir pazara sunuyoruz. Yaptığım işin de bana meydan okuyan noktası da burası. Her ne kadar daha önce de hizmet satmaya çalışmış olsam da, benim deneyimim ürünler etrafında oluşmuş bir hizmet satmak yönündeydi. Burada ise satılan şeyin kendisi hizmet olduğu için yeni bir şeyler öğrendiğimi daha işin ilk gününden itibaren hissettim diyebilirim.
İşin öte tarafında ise mevcut projelerin yönetimi işi geliyor. Ekip kendi içinde son derece verimli bir şekilde bir iş takip sistemi kullanıyor. Bu takip sistemimiz hem bize işlerimizin neler olduğunu hatırlamak hem de müşteriyle yazılı iletişim kurmak bakımından bir avantaj sağlıyor. Kullandığımız Redmine yazılımı her ne kadar yaşını belli etmeye başlasa da kimin hangi işin ne aşamasında olduğunu anlamak için faydalı oluyor. Şu aşamada elimizde olan sistemi daha verimli nasıl kullanabiliriz ve müşterilerimize proje planlarını daha iyi nasıl gösterebiliriz diye bakıyoruz. Bu tarafta özellikle Redmine’nın kendi içinden çıkan iş-zaman çizelgesi hazırlama aracı epey yardımcı oluyor.
Ekibin bir kısmı ofiste bir kısmıysa sahada olduğu için bizim açımızdan iletişim de önem arz ediyor. Bunun için e-postanın yanında bir de anlık iletişim için Slack kullanmaya başladık. İyi yapılmış bir mIRC betiği diyebileceğim Slack (vurmayın vurmayın) sağladığı entegrasyonlarla hem de mobil ve masaüstünde başarılı çalışması sayesinde takdirimi kazandı diyebilirim. Yine geçtiğimiz zaman içerisinde şirket için önem arzeden bazı verileri izlemek için de birkaç SaaS yazılım kullanmaya başladık.
Ekip?
Hayatımda ilk defa en küçüklerden olmadığım bir ekip ile çalışıyorum. Benim için epey ilginç bir deneyim oldu. Hatta ofisteki en yaşlı üçüncü kişiyim. Anlayacağınız gibi epey genç ama kendi alanlarında deneyim kazanmış bir ekibimiz var. Artistanbul’un değişmez politikalarından biri olan çalışırken eğlenmek kavramını hâlâ devam ettirdiğini görmek beni mutlu etti. Ben şahsen size verilen işi zamanında ve beklenen kalitede teslim ettiğiniz zaman işinizi nerede ya da nasıl yaptığınızın bir önemi olmadığını düşünüyorum özellikle artık teknoloji sayesinde yüz yüze olmak gereği de azalan şu zamanlarda. Dolayısıyla Ali duymasın ama gelecekte ekibin belli zamanlarını uzakta geçirip geçiremeyeceğini anlamaya çalışıyorum şu aralar.
Artistanbul ekibiyle yaşadığım ilginç deneyimlerden biri de bir şey yapmalarını rica ettiğimde aynı zamanda kendilerini ikna etmem gerekmesi oldu. Kulağa yorucu gelebilir belki ama hem bu sayede aldığımız kararları kendi içimizde sürekli tartışma şansına sahip oluyoruz hem de genelde ortak bir karara vararak orta yolu bulmaya çalışıyoruz. Artistanbul’un “Ben çalışanın benimle tartışanını severim” şiarının değişmemesi, sevindirici olmuş.
Şu anda birbirinden farklı işlere adanmış olarak çalışan iki farklı ekibimiz var. Onların kendi iş yoğunlukları arasında bir araya gelip çıkaracakları ortak projelerimiz umuyorum gelecekte daha geniş kitlelere de hizmetler sunabileceğimiz Artistanbul imzalı ürünleri de ortaya çıkaracak.
Diğer Artistanbul’da ne yapıyorum yazılarından farklı olarak ben ne yaptığımı çok açıkça yazamıyorum ama umarım yakın zamanda web sitemizdeki referanslarımızı arttırdıkça neler yaptığımı daha iyi anlatma şansım olur.
Açılış görseli: Le Moal Olivier
Ali Işıngör
Bu arada patrona şirketin slack adresini hâlâ ve ısrarla söylememeniz, çok ayıp…
Jale Akyel
Hayirli olsun. Yolu ArtIstanbulla cakisip cok seven ama maalesef is yapamayan biriyim. Ali bilir ? yok yok onlar aninda hazirdi biz tirt ciktik ?
Ali Işıngör
Estağfurullah Jale Hanım.
Sizinle çalışmak kesinlikle çok güzeldi, hem belli mi olur, siz bu işlerden uzak duramayacaksınız o belli, yarın başka bir yerde yolumuz kesin kesişir 🙂
Dostlukla-Ali