E-Bülten’e kayıt olun

E-Posta:



Hatalarla Boğuştuğum Bir Ay…

Hatalarla Boğuştuğum Bir Ay…

Artistanbul’daki ilk ayımı geride bıraktım. Bol bol test verisi oluşturduğum bu süreç ne kadar zorlu ve hata dolu olsa da, bir o kadar da eğlenceliydi…

İlk haftamı atlattıktan sonra başladığım ilk iş, güncelleme işiydi. iDATA çağrı merkezi ve randevu sisteminin arkasındaki Django altyapısını, uzun süre destek alacak olan 1.11 LTS sürümüne güncellemem gerekiyordu.

Uçsuz bucaksız bir ormanda olduğunuzu düşünün… Etrafta bulmanız gereken malzemelerle sizin oradaki eski bir binanın restorasyonunu yapmanızı istiyorlar fakat malzemeler nerede ve ne yapmanız gerekiyor, hiçbir fikriniz yok! İşte benim durumum da haftanın başında bu durumdaydı. Django ve PostgreSQL’i hiç kullanmamıştım. Önceden PHP ve MySQL kullandığımdan, arada istemci ve sunucu arasında nasıl bir iletişim olduğuna dair tahminlerim vardı fakat sistemde kullanılan REST ve ilgili web araçlarına dair genel çalışma prensipleri dışında hiçbir fikrim yoktu ve benden sistemin yenilenmesi bekleniyordu! Bunun üzerine ilk yaptığım iş, Django’nun güncel sürümünün yükleyip ne olacağını görmekti. Django sürümünü yükselttikten sonra çalıştırmayı denedim ve gördüğüm hata mesajları karşısında şok oldum. İlk hata mesajına ulaşmak için komut satırında mesajları yukarı kaydırırken kolum yorulmuştu!

İşin nasıl yapılacağını genel hatlarıyla öğrenmek için en kolay proje olan (Django sürümü diğerlerine göre daha günceldi) çağrı merkezi projesiyle başladım. Çağrı merkezini güncellemeyi bir günde bitirdim. Bu kadar hızlı bitirmek benim özgüvenimi arttırsa da, yaptığım işin bilgisayar oyunu gibi olduğunu gördüm. Seviye atladıkça işler daha da zorlaşıyordu ve ekranda gördüğüm hata çıktıları sanki hiç azalmıyor gibiydi. Sadece değişiyorlardı! Her nasılsa, bir buçuk hafta sonunda üç farklı sistemi güncelleyebilmiştim. Dürüst olmak gerekirse, şu an tekrar yapmamı isteseniz yapamam. O an nasıl yaptığımı bile anlayabilmiş değilim. Sadece önüme yazılar çıkıyordu ve ben klavyeye basıyordum. Programlama dediğimiz şey de biraz böyle bir şey değil mi zaten?

 

Bu stajda neler öğrendim?

Geriye baktığımda, yapılan güncelleme işinin çoğunu benim yapmadığımı fark ettim. İşi yapanlar Stack Overflow ve Django belgeleriydi. Bir saat okuduktan araştırma yaptıktan sonra, asıl iş yaptığım kısıma geliyordum ki, o da ortalama 3 dakika alıyordu. Kısacası, benim bu bir buçuk haftanın neredeyse tamamını araştırma ve öğrenmekle geçirdiğimi söyleyebiliriz. Tabi her ne kadar internet üzerindeki araştırmaları yapsam da bu teknolojilerin, çağrı merkezi ve randevu sistemlerinde nasıl uygulandığı, asıl zor olan kısımdı. Bu kısımda ise özellikle Ege bana (Onur o sırada İtalya’da konferanstaydı) çok yardımcı oldu.

Django’yu öğrendikçe fark ettim ki, sistemlerdeki kodun neredeyse tamamı zaten kendisini anlatıyor. Bu güncelleme görevi beni her ne kadar zorlamış ve bazen hayattan bıktırmış (saatlerce saçma bir şey yüzünden, mesela kodu kaydetmeyi unuttuğunuz için zaman harcadığımda) olsa da, Django ve PostgreSQL’i öğrendim ve gelecekte yapacağım projeler (Mesela, haftaya başlayacağım okul projem) için çok faydalı oldu.

Güncelleştirmeyi yaparken en çok zorlandığım konulardan birisi de test verisi oluşturmaktı. Hatta bir noktada o kadar sıkılmıştım ki test verisi girmekten, klavyenin üzerine ofisimizin küçük kedisi Yaz Gülü’nü koyup, klavye girdisini test verisi olarak sisteme ekliyordum. Böylece Yaz Gülü ile oynarken işimi de yapmış oluyordum. Galiba o an, bu stajın hem en sıkıcı hem de en eğlenceli zamanlarından biriydi. Bunu yapmak belli bir zaman sonra işkence gibi geldiği için, bir sonraki görevim başka kimsenin bu işkenceyi çekmeyeceğinden emin olmaktı. Bir başka deyişle, bu yaptığım işi (Yaz Gülü’nü klavyeye koymak değil, test verisi oluşturmak) programlama diline dökmekti.

Murat Kaan Meral ile Yazgülü birlikte pek çok test verisine imza attılar.

Murat Kaan Meral ile Yazgülü birlikte pek çok test verisine imza attılar.

Sistemi Django güncellemesi sırasında öğrendiğim için çok da zor olmadı. Yaptığım tek iş, modellere veri eklemekti. Görünürde bu kadar basit olmasına rağmen, umarım yaptığım bu iş başkalarının Yaz Gülü’nü bilgisayarlarına fırlatmalarına engel olur.

Murat Kaan Meral

Türkiye'de üstün zekalı gençlere yönelik eğitim veren tek lise olan TEVİTÖL'den gelen ve Kanada'da düzenlenen FRC'yi kazanan robotik takımının üyesi olan Meral, sinir bozacak kadar zeki bir çocuk. Stajda ona "15 gün oyalanır" diye verdiğimiz görevleri ertesi gün bitirmesi bir yana, boş zamanlarında MIT, Cornell, Stanford üniversitelerinin burs belgelerini inceliyordu... Gıcık şey!

1 Yorum
  • Ali Işıngör
    Yanıtla
    Gönderim14:36, 11 Eylül 2017

    Sevgili Murat Kaan,

    Ofiste sana veda partisinden düzenlendiğinde yurtdışındaydım, bu nedenle de telefonda vedalaşabildik. Telefonda söyleyemediklerimi buradan yazmak istedim.

    Yaklaşık 20 yıldır Türkiye’nin pek çok önemli geliştirici topluluklarının içinde (TÜBİTAK/Pardus Projesi, BlackBerry, IBM, Turkcell Zeka Küpü vs..) yönetici olarak bulundum. Bana seni anımsatan ve geçmişte yolları bir şekilde Artistanbul’dan geçmiş olan genç arkadaşların hemen hepsi bugün yurtdışında; Google, Amazon, Microsoft gibi firmalarda çalışıyorlar. Gelecek ne gösterir belli olmaz ama seni de benzer bir geleceğin beklediğini öngörebiliyorum.

    Henüz 18 yaşında olmana rağmen yazdığın kodlar, bildiğin yazılım dilleri ve işini yaparken taşıdığın ciddiyet, tüm ekibi derinden etkiledi. Seni yukarıdaki arkadaşlarla bir tutmamın asıl nedeniyse sahip olduğun bu beceriler değil; sahip olmadığın, henüz keşfetmediğin teknoloji ve bilgilere olan açlığın, merak duygun…

    Sakın bu merak duygunu yitirme!

    .

    Not: Okuldan sonra bir yerde çalışmayı düşündüğünde, ilk bizim kapımızı çal.

Yorum Yaz

Yorum
İsim
E-Posta
Website