Artistanbul’da meraklı, üretken, araştırmacı, samimi, gelişimine önem veren ekip arkadaşlarımla çalışmaktan çok keyif alıyorum. Gündemi takip eden, yeni şeyler keşfetmeye meraklı bir ekibin üyesi olarak “Eğitimde Gelecek Konferansı”nda en önde yerimi aldım! “Eğitim’de Gelecek Konferansı”nda neler konuşuldu? Gelin hep birlikte bakalım.
Konferans, önemli bir konuya vurgu yaparak başladı. Dijital bir çağ, kendimize yeni becerileri katmayı da gerekli hale getirdi. Öğrencilere, 21. yüzyıl becerilerini kazandırmak için öğretmenin sınıftaki rolü de değişti. Çağımızda öğretmenlerin hangi okuldan mezun oldukları değil, kendine katkı bilgi, deneyim, becerileri daha önem kazandı. Öğretmen; artık bilgi aktaran değil, bilgiye nasıl ulaşabileceğini öğreten rehber konumunda. Öğrencilere, öğrenmeyi öğreten bir eğitim sistemi sayesinde, yaşam boyu öğrenmeyi tetiklemek mümkün! Peki biz öğretmenlerin çağa ayak uydurabilmek için ne gibi özellikleri olmalı?
İyi bir öğretmen nasıl olmalı?
- Teknolojik,
- Donanımlı,
- Meraklı,
- Araştırmacı,
- Kişisel gelişimine önem veren.
Eğitim, şu anda meyvesini görebileceğimiz bir şey değildir ama ilerde yeni nesile ülkemizi emanet edeceğiz. Nitelikli bir nesil yetişmek için önemlidir. Bu konuda neslimize yol gösteren öğretmenlerin rolü çok büyük.
İlber Ortaylı’nın öğretmenlere tavsiyeleri var!
“Teknoloji, hızla gelişti ama öğretmenlere verilen eğitimler hiç değişmedi.” bu sözüyle İlber Ortaylı, beni çok etkilemişti. Sözlerine tavsiyelerle devam etti. ”Bir mühendis nasıl kendi gelişimine önem verip sürekli eğitim almaya devam ediyorsa, öğretmen de mezun olduktan sonra aynı şekilde kendini yetiştirmeye devam etmelidir.” dedi. Neslimiz, geleceğe öğretmenlerin verdiği eğitim ile hazırlanır. Bu konuda biz öğretmenlere büyük bir görev düşüyor. “Kendi, elitini (seçkin) yaratmayan bir eğitim sistemi ayakta kalamaz.” diyen İlber Ortaylı, sözlerini tamamlarken her şeyden önce öğrenciye aklını kullanmayı öğretin vurgusunu yaptı.
Eğitimde Gelecek Konferansı ve ilginç bir panel
Storytelling yöntemini duymuş muydunuz? Türkçe’ye hikâyeleştirme yöntemi olarak çevirebileceğimiz bu kavram, öğrencilerin motivasyonlarını ve öğrenme merakını yüksek tutarak bilgiyi kalıcı olarak öğrenmelerinin bir yolu. Konuyu sanat yoluyla öğrenen öğrenciler, öğrendikleri bilgileri bu sayede kolay kolay unutmuyor. Panel, storytelling konusuna değindikten sonra yıl sonu gösteri konusu ile devam etti. Aralarında Tan Sağtürk’ün de bulunduğu konuşmacılarla “Öğrenciler, soyut işlem dönemine geçmeden yıl sonu gösterileri yapmak ne kadar doğru?” konusu konuşuldu. Yıl sonu gösterileri yerine artık kendi ritüellerimizi yaratmamızın önemine değinildi. Yıllardır tekrar eden yanlış davranışların önüne geçilmesi vurgulandı. Eğitim müfredatları konusunda öğretmenlere şu tavsiyeler verildi: ”Müfredatlar delinebilir, öğrenci ve öğretmen yakınlaşması adına bir boş alan oluşturulabilir.” Sanat ve eğitim panelinin ardından gelelim teknolojiye…
Pirim Kodlama Halısı da ne?
5 ve 6 yaş grubundaki anaokulu öğrencilerine algoritma öğretmeyi amaçlayan Pirim Kodlama Halısı’nda çocuklar oyun oynarken algoritmik gelişimlerini tamamlıyorlar.
Oyun şu şekilde oynanıyor:
- Halıya üzerinde ilgi çekici resimlerle dolu kartlar yerleştiriliyor.
- Öğrenciler, öğretmen tarafından verilen yönerge kartlarına göre hareketini tamamlıyor.
- Yönerge kartındaki hareketleri tamamladıktan sonra bulmayı hedefledikleri resme ulaşıyor.
Başlangıçta ana okulunu düzeyine kodlama öğretmek için hazırlanmış Pirim Kodlama Halısı, STEM öğretimini de gerçekleştirir olmuş. Halı üzerine yerleştirilen görsel yerine İngilizce bir kelime, sanatsal bir kavram, teknolojik bir görsel STEM çalışmaları yapma olanağı sağlıyor. Bu sayede ortaokul öğrencileri de oyun oynayarak öğrenmenin tadını çıkartıyor. Bir öğretmen tarafından TÜBİTAK projesi olarak hazırlanmış bu halıyla ders işlemek çok daha keyifli!
İşimize yarayacak Web 2.0 araçları
|
|||
Web 2.0 araçları görselleri: Uygulamaların resmi web sayfalarından alınmıştır.
Bir başka blog yazımda görüşmek üzere…