Bulutları izleyip İstanbul’a “Cloud Appreciation Society”nin bir şubesini açmayı düşündüğümüz hayalimiz, ütopya ve distopyanın bin bir şekli ve şemalini dillendirdiğimiz “Corto Maltese Olmayan Yerler Seyahat Kulubü”ne nasıl dönüştü?
Üniversite birinci sınıftaydım. Yeni dönemde açılan derslerin basıldığı kitapçığı iştahla tararken bir ders dikkatimi çekmişti: “Ütopya.”
Bu dersin içinde felsefe metinleri, edebi örnekler ve daha birçok daldan alınmış konu başlığı vardı ama o dersi alamadım. Birinci sınıfta o kadar çok dersim vardı ki, hem zamanım yoktu hem de saatler çakışıyordu. Bu kadar yıl sonra hâlâ hatırlıyorum, içimde kalmıştır. Üniversite bitti, master bitti, doktora bitti. Yılların geçti, zaman hızlandı. Ve bir gün çok sevdiğim arkadaşım Ali Işıngör bana bir teklifte bulundu. “Pelin, benim yıllardır yapmak istediğim bir şey var, ütopya ve distopya ile ilgili bir kulüp açmak istiyorum. Ne dersin, dersi birlikte verelim mi?” Hiç düşünmeden kabul ettim zira bu sefer öğrenci değil hoca olarak içimde kalan dersin öğrencisi olacaktım.
Corto Maltese Olmayan Yerler Seyahat Kulübü’nde neler yapıyoruz?
Bulutları izleyip İstanbul’da “Cloud Appreciation Society“nin bir şubesini açmayı düşündüğümüz bir hayalimiz, ütopya ve distopyanın bin bir şekli ve şemalini dillendirdiğimiz bir seyahat kulübüne dönüştü. Metamorfozun güzel tarafı sürekli hareket halinde olmasıdır. Biz de Heraklitos’un öğrencileri olarak ütopya ve karanlık yüzü olan distopyaya farklı gözlerle bakıp, farklı hikâyelerle yüzüyoruz. Bir hafta seyahatnameler aracılığıyla uzak diyarlara gidiyor ve “tuhaf” yani uzaklardan gelen bir hediye ile dönüyoruz. Başka bir hafta Caravaggio‘nun bir tablosunun anatomisini çıkartırken tarih boyunca ütopya ve distopyanın nasıl resmedildiğini irdeliyoruz. Yarattığımız cennetler ve cehennemler, öğretici bir masal olmanın ötesinde aslında bizlerin korkularının ve özlemlerinin şekil bulmuş hali. Bu ve benzeri konular üzerine bina edilmiş konuşmalarımız da bizleri felsefenin temel sorularına götürüyor: hayatın anlamı ve anlamsızlığı, mut ve kut, öfke ve sükut. Güzellik ve çirkinlik kavramları değişmiş olsa da, temel tasalar değişmemiş olduğu için Eflatun ve pirleri gibi idea(l)leri tartışıp, hayatın temel taşlarını sorgulayabiliyoruz.
Bunu üniversitede değil de İTA Okulları‘nda 12-13 yaşındaki öğrencilerle yapıyor olmamız da eşsiz bir tecrübe aslında, çünkü bizden çok farklı düşünen farklı bir nesil ile karşı karşıyayız. Fikirlerimizi çarpıştırmak ilginç sonuçlar veriyor. “Tabula Rasa” temiz bir başlangıç yapmamızı sağlıyor. Kapalı kapılar yavaş yavaş açılıyor. Önyargılar kırılıyor. İlk dersten bu yana geçen zaman zarfında çocukların derse daha çok katıldığını, ilginç çıkışlar yapıp kulübün bir parçası olduklarını görmek; yeni kitaplar, tablolar, felsefeler ve filmlerle buluşmalarını sağlamak, inanın çok büyük haz veriyor. Ayrıca sanki tekrar üniversiteye dönmüş gibi dersimize çalışmak da çok öğretici bir tecrübe.
Bundan sonra yapacaklarımızı tasarlamak da işin en güzel soslarından biri. Bu aralar bu kulüpte yaptıklarımızı bir kitap olarak kurgulamaya, suya yazılı okuduklarımızı ve konuştuklarımızı kağıda dökmeye hazırlanıyoruz. Haftada bir gün sevdiğimiz iş için koşturmak ne büyük bir şansmış, müteşekkir olmayı bilmek lazım.
Not: İtalyan çizgi roman ekolünün başyapıtlarından olan “Corto Maltese ve çizeri Hugo Pratt kimdir?” diye merak edenlere, Vikipedi’deki Corto Maltese ve Hugo Pratt maddelerini okumalarını salık veriyorum.
Ali Işıngör
Sevgili Pelin,
Bu güzel çalışmanın parçası olduğun için çok mutluyum. Bu kulüpte yaptıklarımızı kitaplaştırma fikri beni de çok heyecanlandırıyor. :).
Kimbilir, belki İTA’daki öğretmenler için de yaparız bir gün bu çalışmayı? 🙂
Francesco
Sevgili Pelin ve Ali, sizin verdiniz bir derse katilmak çok isterim.
Ali Işıngör
Sevgili Francesco, bu hafta keşke dersimize uğrayabilseydin.,,
Bu hafta “Çizgiromanlarda Ütopya ve Distopya” konusuna giriş yaptık. Fumetti kavramı, İtalya’da faşizm dönemi çizgi romanda propaganda, Hugo Pratt ve Corto Maltese, Smurfs (Small Men Under Red Father)konularını işledik. Çok eğlenceliydi 🙂