Bir Soru Sor. Dünya Değişsin!
Kablolardan oluşan bir makine bizimle konuşmayı ya da bir soru sormayı nasıl öğrenir? Biz makinelerle nasıl konuşmayı öğreniriz? İnsansız bir araba yolunu şaşırmadan nasıl tamamlayabilir? İnternette gezinirken karşımıza çıkan reklamlar nasıl bu kadar bizimle alakalı olabilir? Bu gelişmeler hayatımızı nasıl değiştirecek? Biri bizi dinliyor mu gerçekten?
Yıllar önce bir grup bilim insanı arasında tartışılan tuhaf bir soru hayatımızı değiştiriyor. Sanayi Devrimi ile beraber fiziksel güç olarak insanları geride bırakan makineler şimdi beyin gücü olarak insanları geride bırakmaya başladı. İcadı, henüz bir insanın ömrü kadar olmayan bilgisayarların insanlardan “daha hızlı ve doğru kararlar alabileceğini düşünmek” çılgınca bir fikir! Tarihte bilinen haliyle bu fikrin en ilkel hali Alan Turing’in “Makineler düşünebilir mi?” sorusuyla başladı. Bazen doğru soruların cevabını yıllar sonra alıyoruz. Çok geçmeden ülkemizin yetiştirdiği en değerli matematik profesörlerinden Cahit Arf ‘Makine Düşünebilir mi ve Nasıl Düşünebilir?’ sorusunu ülkemize taşıdı. Yaklaşık 70 yıl önce başlayan bir soru şimdi hayatımızın her alanını etkileyen günlük haberlere dönüştü.
Makineler tarihin hangi döneminde rol alırsa alsın, insanlık tarihinde her zaman köklü değişimler yarattı. Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nda robotların fabrikada çalışmaya başlamasıyla işsiz kalan Charlie’nin babasını hatırladık mı? Makinelerin yükselişi sürüyor.Fiziksel olarak bizi geride bırakan makineler şimdi beyin gücünde geçmesini tartışıyoruz.
Makineler asla yorulmaz. 7 gün 24 saat çalışabilirler, duygu ve rahatsızlık duymazlar, ağır iş yükünü daha hızlı gerçekleştirebilir ve doğru programlandıklarında hataya daha az eğilimli olurlar. Artık karar vermemize ihtiyaç duymayan bir makine yaparsak, biz insanlar ne yapacağız? İşte bu yüzden her gelişmeye bu kadar merakla takip ediyoruz. Hayatımızda daha nelerin değişeceğini merak ediyoruz.
Makinelerin “düşünce gerektiren” işleri yapabilmesi insanlarda karışık duygular yaratıyor. Düşünme yeteneğinin insanlara ait bir özellik olduğuna inananlarımız için tuhaf bir fikir gibi gelebilir. Her yaptıklarını onlara biz insanlar öğretiyorsak nasıl olur da bazen hiçbir insanın bilmediği şeyleri keşfediyorlar? Yapamayacakları bir şey var mı? diye düşünüyoruz.
İnsanlık tarihinin en büyük mühendislik projesini konuşalım
Her çağın bilimsel keşifleri ve icatları vardır ancak günümüzün bilimsel gelişmeleri çok kısa bir süre içinde tüm dünyayı etkileyebilir yani insanlık tarihini kalıcı olarak başka bir yola sürükleyebilir. Yapay zekâ alanında yapılan ilerleme budur.
Yapay zekâ ile robotların bedenini değil beynini tanımlıyoruz. Günümüzün yapay zekası belirli görevleri (araba sürmek, toplantı rezervasyonu yapmak, bir sonraki YouTube videosunu seçmek) yapabilir. Yapay zeka araştırması çok daha gelişmiş bir fikre yöneliyor: bir makine işleri insan davranışından ayırt edilemeyecek şekilde yapabilir mi? Hepimizin beklediği sonuç budur.
“Yapay zekânın ne anlama geldiğini biliyorum. Sanırım…” diyebiliyor muyuz?
Herkesin artık bir yapay zekâ tanımı var. Yapay zeka sadece teknoloji dünyasının değil, artık hepimizin irili ufaklı fikir sahibi olduğu bir döneme girdi. Son elli yılda hız kazanan bilimsel yapay zeka çalışmaları, artık hayatımıza dahil oldu. Fabrikalarda, okullarda, yolda, evlerimizde hatta telefonlarımızda, insanın olduğu her yerde bu uygulamaları yakın zamanda daha çok göreceğiz. Haberlerde, sosyal medyada hatta filmlerde karşımıza çıkan yapay zeka hakkında ilk adımımızı Zeka Gücü Yapay Zekâya Giriş eğitimi ile attık. Eğitim boyunca zekânın bir makine için anlamını ve yapay zekânın hayatımızda aldığı rolünü uygulamalarla öğrendik.
Hala birçok bilim insanının bilgisayarların asla bir insan beyni gibi “düşünemeyeceğine” inandığını biliyor muydunuz? Fikirlerinizle beraber sizleri Zekathon’a bekliyoruz.
Zeka Gücü Yapay Zekâya Giriş eğitiminde yapay zekânın sensörler aracılığıyla dünya ile etkileşime nasıl girdiğini paylaşmıştık. Bilgisayarların anlama, görme ve çevresindekiler ile iletişime geçme becerisi hızla artıyor. Ruh halimize göre müzik öneren Fizy uygulaması artık hayatımızda! Ses tonumuza göre bize ismimizle hitap eden sesli asistanlar artık hayatımızda! Bilgisayarınız bir probleminiz olduğunda bunu anlayacak ve size yardımcı olmak için bilgi sağlayacak ya da telefonunuz stres düzeyinizin arttığını mola vermenizi söyleyecek. Yapay zekâ artık bizi şaşırtmıyor.
Ey yapay zekâ, bir soru sor!
Yapay zekâ tıpkı bir bebeğin yeni dünyayı tanımaya çalışırken yaptığı gibi karşısındakinin ilk başta neye benzediğini, ne olduğunu bilmez. Çocukken bir masanın masa olduğunu nasıl öğrendik? Dört ayağı olan, üzerinde yemek yediğimiz ya da çalıştığımız cansız, sabit bir nesne. Üzerine oturduğumuz sandalyeden ayırabiliriz. Her gördüğümüz dört ayağı olan, sabit duran nesneye masa demeyiz çünkü gözlerimizle görüyor ve gördüklerimizi beynimizde işleyerek anlamlandırıyoruz. Yapay zekâ teknolojisi ile desteklenen algoritmalar veriden otonom şekilde öğrenmeyi sağlıyor. Bu sayede insanlar tarafından doğrudan programlanmadan kendi kendilerine değiştirip geliştirebiliyorlar. Eğitimlerimizde örnekleriyle anlattığımız gibi, bilgisayara bir masa resmi ve bir sandalye görseli verirsek ve hangisinin masa olduğunu gösterirsek, sonraki resimlerde masanın bulunup bulunmadığına karar vermesini isteyebiliriz. Bilgisayar diğer resimleri, eğitim veri setiyle (yani ilk baştaki masa resmi) karşılaştırır ve bir sonuca varır. Günümüzdeki makine öğrenmesi algoritmaları bu işlemleri müdahaleye gerek olmadan yapabiliyorlar.
Yapay zekâyı günlük hayatımızda uygulayabileceğimiz hâlâ o kadar çok alan var ki… Son zamanlarda yaşadığımız pandemide kullanılmaya hazır bir teknoloji! İşte öksürüğü ve ateşi tespit edip uyarı veren bir yapay zeka örneği.
Pandemi ile beraber yeni hayat düzeni epey zorlamaya başlamışken daha sağlıklı bir hayatı yapay zekânın desteğiyle sağlamak mümkün mü?
Kırmızı çerçeve sosyal mesafenin uygulanmadığı yeşil çerçeveler sosyal mesafe için güvenli olduğumuzu gösteriyor. Masa ve sandalye örneğinde olduğu gibi, sayısız örnekte hayatımızda doğruluğunu merak ettiğimiz soruları sorabiliriz. Yeni normal ile beraber değişen hayat tarzlarımızı yapay zekâ ve veri bilimi ile kolaylaştıracak harika bir fikrin var mı? Zekathon fikrini gerçekleştirmen için mükemmel bir fırsat olacak!
İnternette gezinirken, video izlerken, müzik dinlerken, e-posta gönderdiğimizde arkamızda dijital bir iz bırakıyoruz. Aslında veri hep vardı. Depolama ve değerlendirme yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde farklı veri türleri depolanabiliyor, böylece bu verilerin üzerinde çalışmalar yapabiliyoruz. Veriler hakkımızda ilgili çok fazla şey biliyor. Örneğin Google yaşınızı ve cinsiyetinizi ona hiç söylememiş olsanız bile biliyor. İlgi alanlarınızla ilgili kapsamlı bir bilgisinin olduğunu da söylemeliyiz. Bu şekilde size hangi alanlardan hangi reklamları göstereceğini biliyor.
İnternette araştırma yaparken, en sevdiğiniz müziği tekrar dinlerken, fotoğraf çekerken yüzlerce veri üretiyoruz. Verilerin dünyasına hakim olacağınız kavramları öğrenmeye ne dersiniz? Ürettiğiniz yeni verilerle yapay zekâ deneyleri yapmaya ne dersiniz? Yapay Zekâ 201 eğitimi boyunca, verileri faydalı şekilde kullanmanın en hızlı yollarını öğrendik.
Yapay zeka ile belirli görevleri tekrar tekrar yapmak yerine, makineler, insan seslerini tanımak, insan dilini kullanmak, araba kullanmak ve hatta bir sonraki tedavi yöntemini veya hoşunuza gidebilecek bir makale veya kitabı önermek için onları beslediğimiz verilerden çalışır.
Önemli bir soru üzerine düşünelim. Yapay Zekâ çalışmalarında neden bir artış var? Bu fikir neden insanları heyecanlandırıyor? Sonuçlarının çok heyecan verici olduğuna kesinlikle katılıyorum ancak bilimsel sebeplerine baktığımızda, karar verme, problem çözme, hafıza, konuşma tanıma, dikkat ve karmaşık aktivitelerde de insanlardan daha iyi performans gösterebilen bir süper zeka yaratmaya çalışıyoruz. Nereye varmak istiyoruz?
Yapay zekâ alanında çalışan birçok profesyonelin düşüncesi, rutin işleri olan tüm meslekler tarihin tozlu raflarına karışacak. Hayal gücüne ihtiyaç duyulan yaratıcı sektörde çalışan meslekler yaşamaya devam edecek. Otonom araçlar ile şoförlerin, birbirlerine tekrarlayan işlere sahip banka çalışanlarının işsiz kalacağı düşünülüyor.
Rutin işlerin dışında yapay zekânın adil karar verebileceği tartışılıyor. Çin ve Amerika Birleşik Devletleri mahkemelerinde yapay zekâ hâkim görev yapmaya başladığını biliyor muydunuz?
Okulumuz bittiğinde hayalini kurduğumuz mesleğimize adım atacağız. İlk iş görüşmemizin yapay zekâ ile olmasına ne dersin?
Kitaplarda okuduğumuz veya filmlerde izlediğimiz bilim kurgu hikayelerini yaşamaya başladık. Dünya’nın gelişim trendini izlerken bir şansımız var. Yapay zekânın hayatımızı değiştiren tüm bu gelişmeleri son 10 yılda oluşturuldu. Henüz fikrimizi hayata geçirmek için geç kalmadık. Tıpkı “yetmiş yıl önce sorulan makineler düşünebilir mi?”sorusunu soracak kadar öngörülü ve fikrimizin peşine düşecek kadar cesur olalım.
Gerçeği nasıl ayırt ederim?
Eğer bir etkileşimin arkasında bir makinenin olup olmadığını ayırt edemiyorsak, insanlara özel yetenekte tepki veriyorsa bir yapay zeka ile karşı karşıyayız demektir.
Günümüzde bir insanın saatlerce belki de aylarca yapabileceği bir eylemi, yapay zekâ teknolojileriyle dakikalara hatta saniyelere kadar indirmek mümkündür.
Yapay zekâ konusu her geçen gün kendisini geliştirmekte ve yeni tartışmalara da yol açmaktadır. “Yapay zekânın geleceği nedir?” sorusunun cevabının “yapay zekâyı nerede ve nasıl görmek istiyoruz” sorusuna vereceğimiz cevap ile tamamen aynı noktada olduğunu söyleyebiliriz.
Şimdi sen de bir soru sor
Zekathon Yapay Zekâ eğitimlerinde sizlerle yapay zekâ fikrinin çıkış hikayesini, serüvenini, neleri yapabildiğini, henüz neleri yapamadığını ve ileride neler olabileceğini tartışacağız.
70 yıl önce Alan Turing’e cansız olan makineler düşünebilir mi? sorusunu düşündüren ne olmuştu? Böyle cesur bir soru hangi çalışmalar yaparken aklına gelmişti? Zekathon eğitimine kadar bu soruların cevaplarını biriktirelim. Geleceğin gündemi olacak ilk soruyu sormaya hazır mıyız? Şimdiden geleceğe ışık tutacak hayallerimizi ortaya çıkartalım.
Haydi şimdi sen de “Bir Soru Sor, Dünya Değişsin!”.