Her Şey Çok Farklı Olabilir
İlk Great Place to Work’e uygunluk sertifikamızı 2019-2020 döneminde almış, sonrasında kendi kategorimizde de Great Place to Work ilan edilmiştik. Bir önceki dönem çeşitli sebeplerle bu sürece dâhil olamasak da bilin bakalım ne oldu? 2020-2021 döneminde yine sertifika almaya hak kazandık!
Doğruyu söylemek gerekirse bu süreç, bizim için hiçbir zaman kolay olmadı. Bir önceki sertifikayı hem pandemi öncesindeki anketlerle hem de çok yoğun ve zorlu bir süreçte almıştık. Çalışanlarla anket sonuçlarının üzerinden 1 saatte geçeriz derken saatler süren yoğun tartışmalar yaşamıştık. Tüm bu tartışmaların, günlerce konuşmaların ve ortak çalışmanın sonucunda da bir çalışan belgesi ortaya çıkmıştı.
İşin doğrusu, bu süreci pandemi öncesi yaşadığımız için de kendimizi şanslı görüyorum. O kadar çok şey gördük, o kadar derinlemesine birbirimizi anlama fırsatı bulduk ki, evlere kapandığımız bu dönemde attığımız her adımda bu bilgiler bize yardımcı oldu. İletişim kanallarının sağlamlığı ve herhangi bir problemde birbirimize nasıl yaklaşmamız gerektiğini bu çalışmalardan öğrendik diyebilirim.
Şimdi bize kaybolan yıllarımızı Great Place to Work verse
Son iki yılda (2-3 hafta için birbirimizi kırmayalım şimdi), şirket olarak çok büyük adımlar attık ve çok değiştik diyebilirim. Gerek iş yapma biçimimiz, gerekse yaptığımız işler bunları bize gösteriyor. Ekibimizin çok büyük bir kısmı uzaktan çalışma döneminde işe başladı. Doğrusunu söylemek gerekirse hâlâ ekipte yüz yüze görüşmeyen çok kişi var! Geçmiş öğrenilerimiz sağ olsun, doğru iletişim yöntemleriyle ofisteymiş gibi koordine ve motive bir şekilde çalışabiliyoruz.
Bu ikinci sertifika döneminde de pek umutlu değildik aslında. Buna az sonra değineceğim ama beklediğimizden çok iyi bir sonuçla sertifikayı almaya hak kazandık. Tamamen online yürüyen bu anketin raporlama sonuçları da eskiye göre epey gelişmiş. Soruların sonuçlarından çok bunların karşılaştırması, korelasyonu ve farklı ekiplerin farklı cevaplarının detaylı incelenmesi gibi çok güzel özellikler gelmiş.
Şu “umutsuzluk” konusuna da açıklık getireyim. Sürekli yurtdışı örneklerini inceleyen, kendi deneyimlerimizle hep daha iyisini isteyen bir ekibiz. Bu yüzden de “şu an” uyguladığımız pratikler ve sağladığımız haklar bize yeterli gelmiyor… Neden haftada 4 gün çalışmayalım, neden şu anki maaşların 3 katını vermeyelim, neden çalışanlarımız ofise kuşlar ve böceklerle şarkı söyleyerek girmiyor (İstanbul’da yaşadığımızı unuttuğumuz anlarda…) gibi birçok soru sürekli kafamızda dolaştığı için pek tatmin olduğumuz söylenemez. Neyse ki, çalışanlar tarafında böyle bir memnuniyetsizlik yokmuş :).
Biz yine bildiğimiz yoldan şaşmıyoruz
Doğruyu söylemek gerekirse, bu seneki anket sonuçlarından sonra “Çalışanlar bizi umursamıyor ki, bu kadar yüksek çıktı sonuçlar!” diye üzülmeye başlamıştık ki Great Place to Work ekibiyle ekibiyle yaptığımız çalışmayla anladık ki, biz yeni nesili hiç tanımıyormuşuz (OK Boomer!). Aslında mutlu oldukları, işe karşı heyecan duydukları ve motive oldukları için bu sonuçlar çıkmış. Eskiden sevgili Işıngör “Bizim zamanımızda böyle böyle çalışılırdı.” diye anlatırken ben “E artık öyle değil insanlar, farklı değer yargıları var.” diyordum. Şu anketten sonra gördüm ki, çoğunluğu 90’ların ikinci yarısı doğmuş ekip bana “Artık farklı değer yargılarımız var.” diyormuş.
Biz yine bildiğimiz yoldan şaşmayıp çalışanların mutluluğu ve motivasyonu için çalışmaya devam edeceğiz. Bu konuda da her türlü yorum ve öneriye de açığız. Bir sonraki yazımda umarım “Bu sene de kendi klasmanımızda Great Place to Work seçildik, wohoo!” konulu olacak :).