Merhabalar, ben Burkay. Genelde ekipte “Bayır olan Burkay” olarak tanınıyorum. Sebebiyse aynı zamanlarda iki farklı Burkay’ın Artistanbul ekibine dahil olması. Benim bile hayatımda ikinci bir Burkay ile karşılaşmadığım düşünülürse, gayet ilginç bir karşılaşma oldu açıkçası bizler için.
İki ay öncesine kadar “Beykent Üniversitesi Yazılım Mühendisliği” mezunu, kendini çeşitli teknolojilerde geliştirmiş developer adayıydım. Evet “adayıydım” çünkü herhangi bir şirket tecrübem, herhangi bir senior ile beraber geliştirme ortamım olmamıştı. Kendimi MERN Stack alanında geliştirmiş ve projeler yapmış olsam da, bir şirketin verdiği tecrübe yoktu. Bir mentorun verdiği rehberlik eksik kalmıştı. Bir ekibin hissettirdiği samimiyeti yaşamamıştım, ta ki Artistanbul ile tanışana kadar.
Artistanbul alışılagelmiş çalışma ortamlarının dışında rahatlığı ve disiplini, eğlenceyi ve saygıyı, esnekliği ve dakikliği aynı anda bulunduran ender ortamlardan biridir diye düşünüyorum. İlk başvuru ve sonrasındaki tanışma toplantısı, işe kabul süreci, projeye başlangıç… Her adımda Artistanbul ortamının farklılığını hissedebildim diyebilirim. Sürekli sorulan ve bazen de saçma sorularıma hiç usanmadan cevap verdikleri için ayrıca şükranlarımı da sunmak isterim, özellikle de Open edX konusundaki sorularım için.
“Açık ve özgür yazılım lisanslı, öğrenim yönetim sistemi özelliklerini de barındıran bir Kitlesel Açık Çevrimiçi Ders altyapısı” olan, bir ok kurum ve kuruluşun kullandığı Open edX ile tanışma sürecim ilk projem ile başladı. Hemen hemen herkesin yaşadığını tahmin ettiğim küçük bir anekdot paylaşmak isterim. Arkadaşlarınızla denize gittiğinizi düşünün, hava çok sıcak ama deniz de buz gibi, arkadaşın denize giriyor ve diyor ki “Soğuk değil gel, girince alışıyorsun”. İşte ben de o arkadaşa güveniyorum ve atlıyorum denize… İlk projemde tam da buna benzer bir süreç yaşadım diyebilirim. Open edX ile tanışmam, alışmam ve çalışmam hızlıca gerçekleşti desem yalan olmaz.
Ben Burkay Bayır, Artistanbul’da ne yapıyorum?
İşe başlangıcım ile birlikte ilk olarak Open edX’i sistemime kurdum. Çok sayıda bileşenlerin ve teknolojilerin bir araya geldiği bu platformda Python/Django, Mako teknolojilerinin kullanıldığını gördüm. Bir süre componentleri ve kodları inceledikten sonra dedim ki: “Abi bu ne!”.
Büyük olmasının yanında karmaşık bir yapıya da sahip olan bu platform ilk bakışta göz korkutuyor. Evet korkutuyor ama bir veya iki haftalık tecrübe sonrasında, “girince alışıyorsun” modunda bir deneyim süreci sunuyor. Maple sürümü ile birlikte hem platform kullanımı, hem de sistemde kullanılan teknolojilerin iyileştirilmesi, bu süreci daha da hızlandırıyor diyebilirim. İlk başta kullanılan öntenımlı temaya ve Bootsrap sınıflarına müdahale etmek karmaşık ve zor görünse de, o “girince alışma” süreci ve Open edX’in sağladığı kolaylıklar sayesinde, daha kolay ve hızlı müdahele etme safhalarına geçebiliyorsun. Tabii ki de bu kolaylık, bizlere projeyi eksiksiz ve zamanında teslim etme artısını da kazandırıyor.
Ben şimdilik Open edX ve kullandığımız diğer teknolojilerde Frontend konusunda destek veriyorum. Her hafta yeni bir şeyler öğrenerek verdiğim destekleri geliştirmeye çalışıyorum. Open edX ile olan deneyimim bana Docker ve Python/Django konusunda da tecrübeler kazandırdı. Hatta boş zamanlarımda Python/Django konusunda kendimi daha da geliştirip katkılarımı daha da arttırma düşüncem var. İnanıyorum ki Artistanbul ortamındaki gelişim sürecim, ekibin de desteğiyle çalışma hayatım boyunca devam edecek.