E-Bülten’e kayıt olun

E-Posta:



Regl İzni Üstüne Düşünmek ve Artistanbul’da Regl İzni

Artistanbul'da regl izni

Regl İzni Üstüne Düşünmek ve Artistanbul’da Regl İzni

Regl veya adet izni, çalışma koşullarının çalışanların biyolojik ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi kapsamında, adet gören çalışanların sancılı oldukları (veya başka semptomlar yaşadıkları) günlerde ücretli veya ücretsiz izin almalarına yönelik uygulamadır. Bu izin; ücretli veya ücretsiz, doktor raporu mecburiyetiyle veya beyana dayalı, yasal düzenlemeye veya iş yeri inisiyatifine dayanarak, tek veya çok günlük olarak farklı şekillerde uygulanmaktadır.

Artistanbul’da regl izni ayda bir günlük, devredilemez bir ücretli izin olarak çalışanlara tanımlandı. Ben de bunu bahane ederek, daha çok konuşmamız gerektiğine inandığım bu konu hakkında yazmaya karar verdim. Bu yazıda yıllardır feministlerin sürdürdüğü regl izni mücadelesinden, bunun dünyada ve Türkiye’deki uygulamalarından, izne dair eleştiriler ve tartışmalardan, iznin uygulamadaki sorunlarından ve geliştirilmesi gereken yönlerinden bahsedeceğim.

 

Nasıl başladı?

Son yıllarda bu konuyu daha sık duyuyor olmak sizi yanıltmasın, regl izni aslında sanıldığı kadar yeni bir kavram değil. Regl izni ilk olarak 1920’lerde SSCB tarafından bazı ağır iş kollarında çalışan kadınlara uygulandı ancak patronların uygulamayı bahane ederek kadın istihdamını düşürmesi sonucu 1927 yılında durduruldu.[1] Bu durumu önleyecek politikalar geliştirmek mümkünken çalışanların sağlıklarıyla ilgili bir maliyeti devletin veya patronların sırtından almak ve çalışanların ağrı içinde çalışmasına karar vermek herkese daha cazip gelmişe benziyor.

1920lerde Japon işçi sendikaları tarafından bu iznin talep edilmesi ve verilen mücadelenin ardından da 1947’de Japon Çalışma Standartları yasal olarak regl iznini güvence altına almış oldu. Bu uygulama günümüzde hala devam etmekte.[2] Japonya’yı Endonezya (1951) ve Güney Kore (1953) takip etti. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan bu düzenlemelerin sebebi kadınların çalışma refahını iyileştirmek değil,yine kadın bedeni üstünde kurulan bir tahakküm olarak, savaşla azalan nüfus sonrası doğurganlığı arttırmaktı. Çünkü, o zamanlar regl döneminde dinlenmenin doğurganlığı arttırdığı düşünülüyordu.[3]

Japonya (1947), Endonezya (1953), Güney Kore (1953), Çin (1993), Tayvan (2002), Filipinler (1987), Zambiya (2015), İspanya (2023) yılında regl iznini yasal bir zemine oturtmuş ülkeler.[4]

 

Türkiye’de regl izni:

Türkiye’de ise regl izninin; 2004 tarihli Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’ne eklenen bir madde ile başlayan bir geçmişi var. Ancak bu gelişmeden sonra kadın işçileri işten çıkarmakla tehdit eden tekstil sektörü patronları ve patronların işten çıkarmasını önlemek yerine konfenksiyonun ağır iş statüsünden çıkarılması çözümünü bulan devlet eliyle madde uygulanamaz hale geliyor. 2013’te de ağır iş yönetmeliğinin tamamen kaldırılmasıyla; regl izni Türkiye’de yasal zemindeki serüvenini tamamlıyor. Ancak günümüzde sendikal mücadele sayesinde bazı iş yerleri ve belediyelerde regl izninin uygulanması sağlanmakta.[5]

 

Tartışmalar ve karşı fikirler:

Bu izin yalnızca regl olan çalışanlara sağlanması sebebiyle sık sık eşitliğe karşı olmakla eleştirilen bir konu. Bu sözde eşitlik talebi, yalnızca regl olan çalışanların ayın bazı günlerinde ağrı içinde çalıştıkları gerçeği karşısında bir çözüm önermiyor.

Bu izinle birlikte bazı çekinceler de gündeme geldi. Tıpkı kadınlara işe alımda anne olmayı düşünüp düşünmediklerinin sorulması gibi (bu sorunun erkek çalışanlara babalıkla ilgili sorulmaması aynı zamanda muhtemel bir çocuğun bakımının anne tarafından üstlenileceği ön kabulünü de içeriyor), regl izninin de kadınların işe alımlarında ayrımcılığa yol açacağı ve onları dezavantajlı konuma sokacağı fikirlerini beraberinde getirdi. Öte yandan, işe alımlarda cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık yapılmaması, istenirse yasal politikalarla güvence altına alınabilir.

 

Regl izni neleri iyileştiriyor?

Elbette regl izninin en belirgin faydası, çalışmayı güçleştirecek bir biyolojik süreç yaşayan çalışanın refahının yükselmesi ve insanca çalışma koşullarının sağlanmasıdır.

Bunun yanı sıra regl izninin çalışan hayatına başka olumlu etkileri de bulunmakta. Regl izni kavramının iş yerinde konuşulabilir olması, reglin toplumda bir tabu olmaktan çıkmasına yardım edebilir. İnsanların regl dönemlerinde yaşayabildikleri olumsuzlukların hukuki zeminde tanınması, bunca yıldır bu olumsuz semptomlarla çalışmanın normalleştirilmesinin aslında bir hata olduğunu da gösterir nitelikte. Dolayısıyla, regl izni, biyolojik süreçler söz konusu olduğunda çalışanın refahını iyileştirecek yeni düzenlemelere de emsal oluşturabilir.

Ağrılı bir durumda çalışmak zorunda olmak, her ay ilaç kullanmak anlamına gelebilir. Regl izni bunun önüne geçer. Öte yandan çalışma alanının herkesin ihtiyaçlarının gözetildiği, kapsayıcı bir  yer olarak şekillendirilmesi de bu iznin öngörülebilecek diğer faydalarındandır. Bu iznin gündeme geldiği bir iş yeri; ofiste ped/tampon gibi ürünler bulundurulmasından, klima derecelerinin erkek çalışanların ortalama vücut ısılarını baz alarak ayarlanmaması gerektiğine kadar, herkesi kapsayan bir çalışma ortamı oluşmasına dair yeni tartışmalara da alan açılabilir.

 

Gözetilmesi ve geliştirilmesi gereken noktalar:

Peki, gerçekten de regl izni ihtiyacı olan herkese tanınıyor mu? Regl izninin kapsamı yalnızca kadınlarla sınırlı kaldığında eksik bir uygulama yapılıyor demektir. İznin LGBTİ+lar, kadın olmayıp regl olan kişiler tarafından da faydalanılabilir olması gerekiyor. Dolayısıyla, bu izin yalnızca kadın çalışanlara değil, regl olan tüm çalışanlara tanınması gereken bir hak.

Bu iznin tanımlanması yeterli değil, uygulanabileceği ortamın da hazırlanması gerekli. Kadın ve LGBTİ+ların regl iznini her ay erkek patronlarından talep etmeleri, onlarla regl takvimlerini paylaşmak zorunda kalmaları, ne kadar sorunsuz bir uygulama getirebilir? Cinsiyet kimliğini saklama gereksinimi duyan bir trans için bu hakka erişmek nasıl mümkün olabilir? Kimsenin regl izni kullanmadığı, bu iznin uygulamada marjinalize edildiği bir ortamda bu izni kullanmak gerçekten de mümkün müdür? Regl izninin tanımlanması ötesinde düzgün uygulanması ancak bu soruların her birinin cevaplanmasıyla mümkün olabilir.

Örneğin Japonya’da regl izni uygulaması 1947 yılından beri var olmasında rağmen 1956 kişi katılımlı bir ankette, izin alan kadınların oranının yüzde 10’dan bile az olduğu görülmüş. Ankete katılan kadın işçilerin yüzde 47,7’si bu izni almak istemiş ama hiç almamış. Kadınlara neden regl izni kullanmadıkları sorulduğunda en sık verilen yanıt “Erkek patrondan regl izni talep etme konusunda isteksiz hissediyorum.” yanıtı olmuş.[6]

Dünyadan örneklerde de gördüğümüz gibi, bu izni yasalarla güvence altına almak önemli bir ilk adım ancak yeterli değil. Her yeni düzenleme gibi regl izninin de uygulanmasının güvence altına alınması, kolaylaştırılması, teşvik edilmesi gerekiyor. Ortaya çıkabilecek ayrımcılık gibi risklerin farkında olunması ve bunu engelleyecek stratejiler geliştirilmesi, bu iznin hedefine ulaşması için bir ön koşul niteliğinde.

 

Artistanbul’da regl izni:

Artistanbul’da regl izni, tanımlanmış bir izin olmaksızın, beyana bağlı bir şekilde uygulanmaktayken, ben 1,5 yıldır Artistanbul’da çalışmama rağmen bundan haberdar değildim. Bir karın ağrısı atağında “Yahu bizim neden regl iznimiz yok?” sorusunu sorana kadar bu izni alabileceğimi bilmiyordum. Sanırım yaşadığım durumun kendisi neden bu iznin açıkça tanımlanmış, beyana bağlı olmayan, kulaktan kulağa ilerlemeyen bir hak olması gerektiğini yeterince açıklıyor. Artık Artistanbul’da açıkça tanımlanmış şekilde regl iznimiz var. Bu düzenlemeyle daha kapsayıcı bir çalışma alanı oluşturma adına, çok olumlu bir hamle yaptığımızı düşünüyorum.

 

Kaynakça:

[1] – https://web.archive.org/web/20210126053810/https://www.jstor.org/stable/152770

[2] – https://web.archive.org/web/20070626184404/http://www.asianfoodworker.net/maternity/UIZensen-model-CBA.pdf

[3], [4] – https://cinsiyetesitligipolitikalari.org/regl-izni-politikalari-uzerine-dusunmek/

[5], [6] – https://www.kadinisci.org/sagligimiz-guvenligimiz-bedenimiz/tarihi-bir-kazanim-bitmeyen-bir-tartisma-regl-izni-meselesi/

Neslihan Turan

Özgür yazılıma gönül veren Neslihan'ı gözümüze yıllar önce kestirmiştik, kısmet 2022'nin son aylarınaymış. Ekibe ürün yöneticisi olarak katılan Neslihan ile özgür yazılım merkezli pek çok yeni hizmet/ürün geliştirmeyi hedefliyoruz.

Yorum Yok

Yorum Yaz

Yorum
İsim
E-Posta
Website