E-Bülten’e kayıt olun

E-Posta:



artistanbul Tag

Önceki yazılımcı

Büyüklerimiz “Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşa, yarın ölecekmiş gibi ibadet et” derler. Ben hiçbir zaman inancı güçlü bir insan olamadım. Yine de, bu sözü birazcık değiştirerek Artistanbul’daki çalışma hayatımda benimsedim. Bence buna sebep olan, işe başladığım zaman ilgilendiğim projelerin, daima sahipleri tarafından geliştirilmeye devam edecekmiş gibi yapılandırılmış olmasıydı. Ben de kendime, “Projelerini, Artistanbul’dan hiç ayrılmayacakmış gibi sahiplen, yarın ayrılacakmış gibi geliştir.” dedim.

Great Place to Work seçildik!

Herkesin işe zevkle geldiği ve çalışmaktan mutlu olduğu projelerle ilgilendiği bir ofis hayal değil, sadece biraz emek istiyor. Artistanbul olarak da bu konuda doğru adımlar atmış olduğumuzu ve bunun karşılığında da Great Place to Work sertifikası aldığımızı paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz!

Merhaba! Ben Burak İbiş. Artistanbul’un yazılım ekibine Python geliştirici olarak başlayalı yaklaşık 3 hafta oldu. 4 yıl önce İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin havuzlu bahçesinde kepimi atarken hayatımın sonuna kadar ciddi e-postalarla c-level yöneticilere çeyrek dönemler için kârlılık forecast’leri göndereceğimi düşünürdüm. Eh, bir süre öyle de oldu. Türkiye’nin en büyük 10 şirketinden 3’ünde 4 yılımı hayallerimin peşinde koşarak geçirdim.

Artistanbul taşınma

Bir yerin yerlisi olmak benim çok alışık olmadığım bir kavram. Küçüklüğümde birden fazla kez şehir değiştirdiğim ve çokça taşınma içinde yer aldığımdan kendimi -uzun süredir İstanbul’da yaşamama rağmen- hiçbir yerin yerlisi sayamıyorum. Oysa bir yere bağlı olmak, oranın “yerlisi” haline gelmek, belki bir anlamda kök salmak özendiğim bir şey.

Merhaba, benim adım Zeynep Duru Ersay! Yaklaşık 10 yıldır çalışma hayatının içinde ve bunun da yaklaşık 3 yılı yazı yazmakla geçmiş biri olarak sanırım hâlâ en zorlandıklarım, konu başlıkları kendimle ilgili olanlar. Artistanbul’da geçirdiğim gayet keyifli bir haftanın sonunda duygu ve izlenimlerimi yazmak zor olmayacak.

Her şey bir inat uğruna başlamıştı. Küçük Nurdan Demirci aile bireylerinin izinden gitmeyi reddetmiş ve tercihini meslek lisesinden yana kullanmıştı. İşte, o zaman “bilgisayar” onun alın yazısı olmuştu. Oysa o değil miydi, bilgisayarı ilk gördüğünde bozulur diye dokunmaktan korkan? Her önünden geçişinde monitörle gizli gizli bakışan… Evet! Oydu. Gelin görün ki şimdi liseyi bırakın, üniversiteyi bitirmiş ve Bilgisayar Öğretmeni olmuştu.